| ...Forum PayLasım... |
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

| ...Forum PayLasım... |

SanaL aLemin SessizLiğinde Ses Getiren Forum:)
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 4 Büyük Kitap

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
~betüş
Co-Admin
Co-Admin
~betüş


Akrep At
Mesaj Sayısı : 559

Rep Gücü : 785
Tecrübe Puanı : 2
Kayıt tarihi : 19/06/09
Doğum tarihi : 04/11/90
Yaş : 34
Nerden : BaLıkeSir
İş/Hobiler : Muhasebeci olacak =)
Lakap : Deli böö XD

4 Büyük Kitap Empty
MesajKonu: 4 Büyük Kitap   4 Büyük Kitap Icon_minitimeCuma Haz. 26, 2009 9:11 pm

4 BÜYÜK KiTAP

1- Musa (a.s.)'a : Tevrat
2- Davut (a.s.)'a : Zebur
3- Isa (a.s.)'a : Incil
4- Hz.Muhammed (s.a.v.)'e : Kurani Kerim gönderilmiştir.

TEVRAT: Tevrat kelimesi sözlükte, “Kanun, Şeriat“ anlamlarına gelir, Israilogullarından Hz.Musaya indirilmiştir. Hz. Musa(a.s.)'dan sonra Tevratın aslı kaybolmuştur. Israilogullarının din bilginleri tarafindan yazılan farklı Tevrat nüshaları ortaya çıkmıştır. Böylece Tevrat, ilahi kitap olma özelliğini kaybetmiştir. Tevrat´a “Ahd-i Atik“(Eski Ahid) de denir.


ZEBUR: Zebur kelimesi sözlükte “Yazılı şey, kitap“ anlamlarına gelir. Hz. Davud(a.s.)'a gönderilen ilahi kitaptır. Içinde 150 sure vardır, bu kitapta daha cok öğütler, dualar, ilahiler yer almaktadır. Bugün elde hiç bir nüshası yoktur, ancak “Mezmürlar“ adıyla Tevratin içinde yer aldığı söylenmektedir.

INCIL: Incil kelimesi sözlükte “Müjde, ögretmek“anlamlarına gelir. Hz. Isa(a.s.) aracılıgıyla Israilogullarına gönderilmiştir. Incilin aslı kısa zaman içerisinde kaybolmuştur, bugün elde mevcud olan incil, insanlar tarafından yazılmıştır. Bu Incil 4 kitap ve bazi mektuplardan meydana gelmiştir. 1- Yuhanna
2- Markos
3- Luka
4- Matta
bu kitaplarda Hz.Isa(a.s)'in ilah olduğu yazılmaktadır. Peygamberimizden hiç bahsedilmiyor. Incil´e “Ahdi Cedid“(Yeni Ahid) de denir.

KUR´ANI KERiM: Kuran kelimesi sözlükte “Toplamak, okumak“ manalarına gelir. Yüce ALLAH tarafından Cebrail(a.s.) aracılığıyla 610 yılında Hira magarasında 40 yaşında olan peygamberimize inmiştir. Indirildigi andan itibaren yazılarak ve ezberlenerek bize kadar ulaşmıştır. Bu sebeble indigi gibi bize ulaşmıştır. Kiyamete kadar da tek harfi bile degişmeden aslını muhafaza edecektir, Cünkü ALLAH´ü teala onu koruyacağını şu ayetle haber vermektedir: “Kur´anı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.“(Hicr süresi-9.ayet) Kuran 23 senede yavaş yavaş inmiştir, ayetlerin bazısı Mekkede bazisi Medinede inmiştir. 87si Mekke 27si Medine de inmiştir. 114 suredir, en faziletli sure FATiHA süresidir. 6666 ayettir, en faziletli ayet Ayetel kürsi'dir. En uzun süre Bakara süresidir ( 50 sayfa). En kısa süre Kevser süresidir. Kuran 30 Cüzdür, 600 Sahifedir.



4 Büyük Kitap Geniş


Kur'an-ı Kerim
Kur'ân veya Kur'ân-ı Kerîm (Arapça: القرآن veya القرآن الكريم), İslam aleminde İslam peygamberi Muhammed'e Allah tarafından Cebrail aracılığıyla vahiyler şeklinde gönderildiğine inanılan kutsal kitap. İlk kez 7. yy'da kitap haline getirilmiştir. Kur'ân ayrıca Kelamullah, Kitabullah, Furkan, Tenzil, Mushaf, Kitab, Nur, Zikir ve Ümmülkitap isimleriyle bilinir. Fatiha Sûresi ile başlayıp, Nas Sûresi ile sona erer.

Okunuşunun kutsal olduğuna inanılarak, sadece yazı ile Kur'an'ın tam olarak sonraki nesillere aktarılamayacağı düşünülmüş, ilave işaretlemeler ve özel okunuşu tecvid ile birlikte nesilden nesile aktarılmıştır.[1]

Kökenbilim [değiştir]
Abbasiler Dönemi'nden kalma bir Kur'an sayfası. Sayfada Hac suresinden bazı ayetler yer almaktadır; 9. ile 10. yüzyıl civarları.Kur'an sözcüğü Arapça'da QRE (qare'e/kare'e) (okudu) sözcüğünün sülasi (üç harfli kelime kökü sistemine göre) mastarıdır. "Okumak", "okunan" "okuyuş" "okuma" anlamlarını ifade eder. Kerîm, "soylu, asil" ve "eli açık, cömert" anlamlarına gelen Arapça kökenli bir kelimedir [2].

İslam'a göre Allah Kur'an'ı ikinci bir isim olarak “Kitap”, olarak adlandırmak suretiyle, daha en baştan itibaren, bu metnin yazılı hale getirilmesinin önemine işaret etmiştir. [3]


Mushaf [değiştir]Kur'an'ın bugünkü haliyle kitap halinde toplanılmış şekline "Mushaf" denir. Mushaf, sayfalar haline getirilmiş, “iki kapak arasındaki sayfalar” anlamında [4]. S-H-F = Sahife kökünden gelir.

Kur'an-ı Kerim Peygamberin ölümü ile tamamlandığından kendisi hayatta iken toplanmamış, mushaflaştırılıncaya kadar tevatür yolu ile özellikle ezberlenerek muhafaza edilmiştir. Kur'an ayetlerini ilk zamanlar vahiy kâtipleri tarafından papirüs, deri ve kemik üzerine yazılarak saklanırdı. [5] Kurra denen ezbere Kur'an bilenlerden 70'e yakın kişi bir savaşta kaybedilince Osman tarafından toplanan Kur'an Heyeti, şahitli olarak sureleri peygamberin sağlığında dizdiği sırada toplamış, Kur'an'dan olmayan dipnot ve tefsir notları imha etmiştir. Bu dizilişe göre Kur'an 114 adet bölümden (sure) oluşur. Sureler genellikle surenin içerdiği ayetlerin konulardan birine göre verilen Arapça isimlerle anılırlar. Sureler kronolojik bir sırada (iniş sırasında) düzenlenmemiştirler. Kuran'ın sıralanışının mucizevi olduğuna inanılır. [6] Sıralamanın da Kur'an'ın bütününden olduğu ve Allah tarafından bildirildiği kabul edilir.


Bilinen en eski Kur'an mushafı, Taşkent, ÖzbekistanKuran'ın bugünkü dizilişi ile mushaflaşması ise Halife Osman zamanında gerçekleşmiştir. Bilinen en eski Kur'an Mushafı (M.S. 591) [7] Özbekistan'ın Taşkent şehrindeki bir müzede sergilenen üçüncü Halife Osman Mushafı olarak anılmakta. Beş kopya halinde çoğaltılıp çeşitli İslam şehirlerine gönderilen orijinallerden biri de Topkapı Müzesi'nde sergilenmektedir. [8] Komünizm döneminde Semerkant'tan zorla alınarak St. Petersburg'da sergilenmiş, sergilenmesi için Başkurdistan'a gönderilmiş, 1924 yılında geri verilmiştir. Bazı sayfaları 2000 ve 2003 yılında Christie's Londra ve Sam Fogg koleksiyonunda satılmıştır.

Cüz, sûre, âyet, vahiy [değiştir]
Kur'an-ı KerimKur'an'ın bölünmüş olduğu 30 parçadan (fasikül) her birine cüz denir.

Kuran, "sûre" adı verilen bazı ana bölümden oluşur. Kur'an 114 sûreden müteşekkildir. Bu surelerin 86'sı Mekke'de, 28'i Medine'de gelmiştir. Medine'de gelen sureler Bakara, Ali İmran, Enfal, Ahzab, Maide, Mümtahine, Nisa, Zilzal, Hadid, Muhammed, Rad, Rahman, Dehr, Talak, Beyyine, Haşr, Nasr, Nur, Hac, Münafikun, Mücadele, Hucurat, Tahrim, Cuma, Tegabun, Saf, Feth ve Berae'dir.

Her bir sure de “ayet” adı verilen parçalardan müteşekkildir. Ayetler bir kelime ila bir sayfa arasındadır.

Allah tarafından peygamberlerine bildirilen buyruk ve düşüncelere vahiy denir [10]. Vahiy peygamberlere doğrudan veya melekler gibi aracılar vasıtasıyla bildirilebilir.



En son ~betüş tarafından C.tesi Tem. 18, 2009 4:42 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
~betüş
Co-Admin
Co-Admin
~betüş


Akrep At
Mesaj Sayısı : 559

Rep Gücü : 785
Tecrübe Puanı : 2
Kayıt tarihi : 19/06/09
Doğum tarihi : 04/11/90
Yaş : 34
Nerden : BaLıkeSir
İş/Hobiler : Muhasebeci olacak =)
Lakap : Deli böö XD

4 Büyük Kitap Empty
MesajKonu: Geri: 4 Büyük Kitap   4 Büyük Kitap Icon_minitimeCuma Haz. 26, 2009 9:11 pm

İslam'a göre vahiyler Muhammed'e Cebrail meleği aracılığıyla gönderilmiştir. Kuran metninin tamamlanması, 610 - 632 yılları arasında, yaklaşık 23 yılda gerçekleşmiştir. Kur'an Muhammed hayatta iken yazılı hale getirilmemiştir. Kur'an'ı yazan Vahiy katipleri: Zeyd ibn Sabit başkanlığında Ömer, Osman, Ali, Talha bin Ubeydullah, Sa'd bin Ebi Vakkas, Ebu Derda, Mikdad, Übey ibn Kab, Ebu Musa el-Eşari ve Abdullah ibni Mesut'dur.

Vahiy, görünüşte, surelerin mevcut sırasını izlemeksizin, genellikle Müslümanların belirli bir konuda bilgi, görüş veya cevap gibi ihtiyaçları, ya da önemli bir olayla ilgili olarak gerçekleştiği için, Kur'an’ın nihai şekli, ancak peygamberin bu görevi bittikten sonra ortaya çıkmıştır. Buna göre, Kur'an, 114 sure ve (Sure başindaki besmeleleri ayrı bir ayet saymama kaydı ile) 6236 ayetten oluşur. [kaynak belirtilmeli]

İlk ve son âyetleri [değiştir]
Basılı Kur'an'ın ilk suresi olan Fatiha Suresi (Hattat Aziz Efendi)Kur'ân-ı Kerim'in, Muhammed'in risaletinin başında ilk olarak 'indiği' kabul edilen âyetleri şunlardır:

"Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı 'alak'dan yarattı. Oku. Senin Rabbin en cömert olandır. O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir." (Alak, 1-5)
"Nûn. (Ey Muhammed) Andolsun kaleme ve satır satır yazdıklarına ki, sen Rabbinin nimeti sayesinde, bir deli değilsin." (Kalem, 1)
İlk inen âyetler inananları okumaya, öğrenmeye, yazmağa ve araştırmaya çağırır ve ilim için büyük teşvik mesajı taşır. Kur'ân'ın son inen âyeti de şudur:

"Bugün kafirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı seçtim." (Mâide, 3 içinde yer alır).

Hafız [değiştir]Ana madde: Hafız
Kur'an'ın bütün metnini ezberleyen ve uygun şekilde (tecvid) okuyabilen kişiye hafız denir. Muhammed ilk hafız olarak kabul edilir. Muhammed Kur'an-ı Kerimi kendi dilinde okur ve anlardı. Günümüzde genel olarak Kur'an-ı Kerim'i anlamadan ezbere seslendirenlere de hafız denilmektedir. Kur'an'ı uygun bir şekilde ve güzel bir tutum ve sesle okumaya tilavet denir. Müslümanlar günlük ibadet olan namazı kılabilmek için Kur'an'dan en azından küçük bir kısmı (ayet) ezberlemek, bilmek zorundadırlar.

"Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun, salatı ikamet edin/namazı kılın" (Müzzemmil Suresi 73/20)


Kur'an'ın toplanması [değiştir]
12. yüzyıldan kalma bir Endülüs Kur'an-ı Kerim'iAshab-ı Kiram, peygamberin sağlığında Kur'an'ı yazmamıştır.

İslam'a göre Kur'an-ı Kerim, Muhammed'in devrinde bizzat vahiy meleği ve nebinin birbirlerine karşılıklı okumaları ve sahabilerin ezberlemesiyle korunmuştur. Ancak Muhammed'in sağlığı müddetince devam eden vahyin bütün bir kitapta toplanmasına imkân yoktu. [kaynak belirtilmeli] Çünkü vahyin Muhammed'in ölümüne kadar devam ettiği bilinmektedir. Muhammed'in vefatından iki gün öncesine kadar devam eden vahiy Onun vefatıyla son buldu. Böylece Kur'an inen son âyetle tamamlanmış oldu.

Kur'an sureleri bazen bir bütün olarak bazen de bölümler halinde geldi. Bazı sûreleri Mekke'de gelmesi dolayısıyla "Mekkî", bazıları Medine'de indirildiklerinden "Medenî" diye nitelendirilmiştir.

Muhammed'in vefatını takip eden Yemâme savaşlarında 70 kadar hafızın ölmesi müslümanları telâşa düşürmüştü. Ashabdan Ömer de hafızların toplanması için dönemin halifesi Ebu Bekir'e başvurarak konunun görüşülmesini istemişti. Bunun üzerine Ebu Bekir, Zeyd bin Sâbit başkanlığında toplanan Abdullah bin Zübeyr, Sa'd bin Ebi Vakkas, Abdurrahman bin Haris bin Hişam'ın da bulunduğu büyük bir komisyon tarafından Kur'an sahifeleri bir araya getirildiği iddia edilir.

Üçüncü halife Osman zamanında hafız ve vahiy başkatibi olan Zeyd bin Sâbit, elinde yazılı Kur'ân metni olan herkesin bu metinleri getirmesini ve getirirken de ellerindeki metinlerin bizzat Muhammed'den duyduklarına dair iki güvenilir şahid gösterilmesi istendi. Osman toplanan bu kurula "Zeyd ile imlada anlaşamazsanız, Kureyş'e göre yazın" emrini verdi. Zeyd bin Sâbitin katkılarıyla ortaya koyduğu bu aslî nüshaya "İmam Mushaf" adı verilmiştir. Abdullah bin Mesûd'un teklifiyle iki kapak arasında "İmam Mushaf" üzerinde yapılan danışma ve görüşmeler sonucunda bunun üzerinde her hangi bir noksanlık görülmemiş ve güvenirliği konusunda ittifak sağlanmıştır. Böylece Kur'ân her hangi bir tahrifata uğramadan "Mushaf" haline getirilerek aynı mushaftan çoğaltılan mushafların ana kaynağını teşkil etmiştir.

Ömer devrinde Kur'ân öğretimine hız verildi. Gerek Medine'de gerekse sınırları günden güne genişleyen İslam Devleti'nin diğer merkezlerinde en sıhhatli kaynak olan hâfiz sahabelerin öğretmen ve gözetmenliğinde pek çok hâfız yetiştirilmiştir.

Zamanla fetihlerin hız kazanması ve yeni fethedilen yerlerde ortaya çıkan kavim ve kabilelerin müslüman oluşu farklı şive ve lehçelere göre okuyuş ayrılıklarını ortaya çıkarmıştır. Bu durum M.648'de Ermenistan ve Azerbaycan fethinde Şamlı ve Iraklı askerlerin yan yana gelmesi ile farklı okuyuşların su yüzüne çıkmasını sağladı. Bu tartışma ortamının daha fazla büyümesine engel olmak için Huzeyfe bin Yemân, Halife Osman'a başvurarak bu durumun düzeltilmesini, ihtilafın ortadan kaldırılmasını istedi. Bunun üzerine Halife Osman, Muhammed'in diğer ashabı ile de istişare ederek, İslâm dünyasında yalnızca Ebu Bekr'in emriyle derlenmiş olan onaylı Kur'ân mushaflarının kullanılmasını ve bir başka lehçe yahut ağız ile yazılmış tüm diğer nüshaların kullanılmasının yasaklanmasını kararlaştırdı. Osman, bir önlem olarak da gelecekte herhangi bir kargaşa yahut yanlış anlamaya meydan vermemek için başka tüm yazılı nesneleri yaktırarak ortadan kaldırma yoluna gitti. Ebû Bekir zamanında yazıları İmam Mushaf, Ömer'in ölümünden sonra kızı ve Muhammed'in hanımlarından olan Hafsa'ya geçmişti. Osman zamanında çoğaltılan mushafların yedi nüsha olduğu söylenir [11]. Bunlar Medine, Mekke, Şam, Kûfe ve Basra'ya gönderilerek müslümanlar arasında çıkabilecek farklı okuyuşlar önlenmiş oldu. Hatta Ali'nin Osman için "Eğer Osman Kur'ân'ın tek kitap halinde toplatılarak çoğaltılması işini yapmasaydı ben yapardım" dediği ileri sürülür [kaynak belirtilmeli].

Osman tarafından değişik vilâyet merkezlerine gönderilen nüshalar asırların geçmesiyle kayboldu. Günümüzde halen onlardan bir tanesi İstanbul Topkapı Müzesi'nde; bir diğer tam olmayan nüshası Taşkent'te bulunmaktadır. Çarlık Rus hükümeti onun faksimile ile reprodüksiyonunu (fotoğraf veya fotokopi ile tam kopyasını) yayınlamıştır.





Kur'ân-ı Kerîm'in düzeni [değiştir]
Mekke dönemi [değiştir]Kur'an yaklaşık 23 yılda parça parça tamamlanmıştır. 13 yıl kadar süren Mekke döneminde indiğine inanılan âyet ve sûreler daha çok İslâm inanç ve ahlâkı ile ilgili konuları kapsar; Allah'ın birliğine, meleklere, peygambere, kitaplara ve âhiret gününe iman gibi. Âdem'den beri gelen tevhid inancı işlenir. Allah'a ortak koşma (şirk) ile mücadele edilir.

Mekke döneminde Kur'ân-ı Kerîm'in, Âdem'den itibaren devam eden vahiy zincirinin devamı olduğu açıklanır: "Biz var ya Biz, Nuh'a ve ondan sonra gelen nebilere/peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, Esbat'a/Sıptlar'a, İsa'ya, Eyyûb'a, Yunus'a, Hârun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Dâvud'a Zebûr'u verdik" (Nisâ, 4/163)


Medine dönemi [değiştir]Medine'de inen âyet ve sûrelerde daha çok hukuk kuralları yer almıştır. Aile ve devletin tanzimi, insanların birbiriyle veya devletle olan ilişkileri, anlaşmalar, barış ve savaş durumları bu âyetlerde açıklanır. M.S. 622 tarihinden itibaren bu hükümleri uygulamak için yeterli güce sahip bir İslâm Devleti, Muhammed yönetiminde, Medine'de oluşmuştu.

İslam inanışına göre Allah hafiften ağıra doğru bir yol izleyerek hükümler göndermiş, Muhammed ve ashabı bunları geciktirmeksizin uygulamaya geçirmiştir. Kur'an dilini bilmeleri, namazlarda, mescid içinde ve dışında okunan sûre ve ayetleri anlamalarını kolaylaştırmıştır. İslam inanışında bu devrin özelliği; iyi ve yararlı olanın alınması, kötü ve zararlı olanı kaldırılmasıdır. Yükümlülükler birden ayrıntılarıyla gelmemiş, zamanla tamamlanmıştır.[12]

Kur'an ayetleri Müslüman toplumunda yaşanan olaylar üzerine gelmiştir. Ayetlerin ihtiyaç sırasında geldiğine ve toplumda gerekli etkiyi gösterdiğine inanılır. Bu yüzden, ayetlerin iniş sebepleri Kur'an tefsirlerinde önemli bir yer tutar.


Nesilden nesile nakli [değiştir]Kur'an Muhammed'in sağlığında yazılı hale getirilmemiş, tevatür yolu ile muhafaza edilmiştir. Tevatür yoluyla nakil ve nakledilenlerin doğruluğu konusunda İslam bilginleri arasında görüş ayrılığı yoktur. Bu prensip gereğince Ebu Bekir'in halifeliği sırasında Kur'an toplanırken tevatür derecesini bulmayan, Abdullah b. Mesud'un kendisinin daha iyi anlaması için açıklayıcı olarak koyduğu bazı ifadeler komisyonca metne eklenmemiştir. Örneğin "Bunları yapma imkânını bulamayan kimsenin üç gün oruç tutması gerekir." (Maide, 5/89) âyetinin devamındaki "mütetâbiat" (peşpeşe) ilavesi Kur'an'a eklenmemiştir. Yine Abdullah b. Mes'ud'un annelerin nafakası ile ilgili: "Mirasçı da (yukarıda) belirtildiği şekilde (nafaka ile) yükümlüdür." (Bakara, 2/233) âyetindeki mirasçı hakkında "zi'r-rahimil-mahrem" (evlenilmesi yasak olan yakın hısımlardan olan) şeklinde ilâve taşıyan kıraati de Kur'an'dan sayılmaz.

Tevâtür derecesine ulaşamayan bu gibi kıraatlerin hukukçular için delil olarak kullanılıp kullanılamayacağı konusunda görüş ayrılığı vardır. Hanefilere göre, bu kıraat şekillerini nakleden sahabe bunu ya Muhammed'den işitmiştir veya kendi görüşü ve ictihadı olarak ifade etmiştir. Bunun, en azından Allah'ın kitabını tefsir için vârid olmuş bir sünnet olduğu açıktır. Sünnetin hüküm kaynağı olduğunda ise şüphe yoktur. İşte bunun bir sonucu olarak Hanefîler yemin kefâreti olarak tutulacak orucun peş peşe üç gün tutulmasını gerekli görürler Şafii, Maliki ve Hanbelilere göre ise, mütevatir olmayan kıraatler ne Kur'ân ve ne de sünnet sayılmaz ve hüküm çıkarmada delil olarak da kullanılamaz. [13]

İslam'a göre Kur'ân yalnız Araplar için değil, yeryüzündeki tüm insanları doğru yola iletmek için gelmiştir: "Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik" (Enbiyâ, 21/107). Bu özelliği Kur'ân'ın i'caz yönlerinin de evrensel olmasını gerektirir,


"Kuran" kelimesinin Kuran'da kullanılması [değiştir]İslâm'ın kutsal kitabının özel adı olan Kur'an kelimesi, 58 âyette geçer. Ayrıca "kur'an" "okunan,okuyuş, okuma" "ekli, katlı,derli" anlamında özel ad olmayarak 12 ayette ( Yusuf Suresi 12/2, Rad Suresi 13/31, İsra Suresi 17/106, Taha Suresi 20/113, Zümer Suresi 39/28, Fussilet Suresi 41/3,44; Şura Suresi 42/7, Zuhruf Suresi 43/3, Cin Suresi 72/1, Kıyame Suresi 75/17,18) geçer.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
~betüş
Co-Admin
Co-Admin
~betüş


Akrep At
Mesaj Sayısı : 559

Rep Gücü : 785
Tecrübe Puanı : 2
Kayıt tarihi : 19/06/09
Doğum tarihi : 04/11/90
Yaş : 34
Nerden : BaLıkeSir
İş/Hobiler : Muhasebeci olacak =)
Lakap : Deli böö XD

4 Büyük Kitap Empty
MesajKonu: Geri: 4 Büyük Kitap   4 Büyük Kitap Icon_minitimeCuma Haz. 26, 2009 9:13 pm



"Biz var ya Biz onu okuyup akletmeniz için anlaşılır-sade-arı bir okuyuşla/okunuşla indirdik" (Yusuf Suresi, 12/2).

"Kur'anı okuyacağında/okuduğunda kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'a sığın (Euzü billahi mineşeytan ir racim) de" (Nahl Suresi, 16/98).

"Kur'an okunduğunda/okununca onu işitin de durup düşünün ki merhamet olunasınız" (A'râf Suresi, 7/204).

"Bu Kur'an, insanlara yolu gösterir, o değişmez yoldur, unat-düzgün çalışan-iş yapan inananları onlar için olan kerim bir ecir ile müjdeler." (İsrâ Suresi, 17/9).

"Kur'an'dan indirir/indiriyor/indirecek olduklarımız, inananlara şifa ve rahmettir..." (İsrâ Suresi, 17/82).

Birçok âyette "el-Kitâb" kelimesinin Kur'ân-ı Kerîm anlamında kullanıldığı görülür:

"Elif. Lâm. Mîm. İşbu içinde kuşku olmayan Kitap'tır müttakiler (Allah'tan korkan başkasından korkmayanlar) için bir yol göstericidir" (Bakara, 2/1,2).

Bundan başka çeşitli âyetlerde Kur'ân için başka isimler de kullanılmıştır: el-Furkân (Furkân Suresi, 25/1), ez-Zikr (Hicr Suresi, 15/9), en-Nûr (Nisâ Suresi, 4/174), er-Rûh (Şûrâ Suresi, 42/52) vb. gibi.





Kur'an'ın abdestli okunması meselesi [değiştir]Kur'an'ın abdestsiz okunabilmesi konusunda fikir ayrılıkları mevcuttur. Bir kısım İslam alimlerine göre Kur'an abdestsiz okunabilir ve abdest ancak namaz için gereklidir.

Bu konu ile ilgili ayet olarak Vakıa 77-79 gösterilse de, bu ayette abdestten bahsedilmediğini öne süren din bilginleri de mevcuttur.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın çevirisinde ayetler:

"O, elbette değerli bir Kur’an’dır. Korunmuş bir kitaptır. Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir." (Vakıa Suresi, 77-79) [14]

şeklindedir. Fakat buradaki tertemiz olanlar ile kastedilenin, abdestli olanlar olduğuna dair herhangi bir açıklama getirilmez.

Yaşar Nuri Öztürk ise bu ayetleri:

"O kesinlikle şerefli bir Kur'an'dır. Titizlikle saklanan bir Kitap'tır. Ona, arındırılmışlardan başkası dokunamaz." (Vakıa Suresi, 77-79) [15]

şeklinde çevirmiştir. Kur'an'daki İslam [16] adlı kitabının161. sayfasında, 79. ayetteki "mutahharun" sözcüğünün kelime anlamını iyice temizlenmiş olanlar olarak açıklayıp, sözcüğün bağlı olduğu kalıptan ötürü edilgen bir yapıda olduğunu; yani temiz olanlar değil, temizlenmiş olanlar anlamına geldiğini söyler. Öztürk, burada geçen temizlenmiş olanlar sözü ile Allah tarafından temizlenmiş olan meleklerin kastedildiğini savunur ve kelimenin aslında insanla ilgisi olmadığını söyler ve kesinlikle, Kur'an'ın abdestli okunması gerektiği anlamına gelmeyeceğini belirtir.

Edip Yüksel ise aynı ayetleri şu şekilde çevirmiştir:

"Bu, onurlu bir Kur'an'dır. Korunmuş bir kitaptadır. Onu ancak temizler kavrayabilir." (Vakıa Suresi, 77-79) [17]

Çevirisinde bu ayetlerle ilgili dipnot olarak; ayetlerin kesinlikle abdestten, abdestsiz Kur'an okunamayacağından bahsetmediğini, ayetleri bu şekilde yorumlayan din adamlarının kasıtlı olarak halkı Kur'an'dan uzaklaştırma amaçlı beyanda bulunduklarını söyleyerek, ayetleri abdestle bağdaştıran din adamlarını suçlar.

Bu ayetlerin Kur'an'ın abdestsiz okunup okunamamasıyla ilgili olmadığını savunan din bilginleri, abdestle ilgili olarak Maide Suresi'nin 6. ayetini gösterirler.

Bu tartışmaların yanısıra halk arasındaki yaygın uygulama, Kur'an'ın abdest alınarak okunması şeklindedir.


Kur'an'ın bir insan tarafından yazılmış veya alıntılanmış olabileceği iddiaları [değiştir]Ateizm, tanrı veya tanrıların varolmadığını savunur. Bu inanış, yeryüzündeki tüm dinler ve bunların kutsal kitaplarının insanoğlunun üretimi olduğu kabulünü de beraberinde getirir. Bunun yanısıra Yahudilikte ve Hristiyanlıkta da Kuran'ın tanrı kelamı olduğuna inanılmaz.[18][19]

Kuran, insan yazısı olduğu iddiaları karşı, bir çok Kuran ayetinde savunulmuştur. Başka bir dilden tercüme olduğu iddialarına[20] karşı Muhammed'in okuma yazma bilmediği[21][22] ve mükemmel bir arapça üzerine kurulduğu[kaynak belirtilmeli], belirtmiştir. Aramicenin Arapça ve İbranicenin atası olduğu göz önünde bulurdurulduğunda, ortak kelimelerin bulunması mümkün görülmektedir.


Bazı eleştiri ve tartışmalı hususlar [değiştir]Surelerin kronolojik sırası, Kuran hakkındaki tartışmalı hususlardandır. Ayetlerin açıklanış sırası ile ilgili eldeki veriler yeterince güvenilir değildir.[23] Avrupalı akademisyenler, Kuran'ın içeriğini tarz ve konu açısından inceleyip, göreceli bir sıraya koymaya çalışmışlardır. Theodor Nöldeke 1860'da Kuran Tarihi'ni (History of the Qurʾān) yazdığından beri sureler batılı kaynaklarda dört değişik şekilde sıralanmaya başlanmıştır. Bu sıralamalardan üçü Mekke ve Medine dönemlerini baz alır.

İslami bakış açısına göre Kur'an Allah kelamıdır ve gerek Kuran'ın kendisi, gerekse diğer İslami kaynaklar, Kur'an'ın kısmen ya da tamamen başka kaynaklardan kopyalanmış olabilme ihtimalini şiddetle reddeder. Kur'an'daki birçok karakter ve olay, Tanah, Eski Ahit ve Yeni Ahit gibi Yahudi ve Hristiyan kaynaklarında da mevcuttur. Batılı akademisyenler, Kur'an ile Yahudi ve Hristiyan kaynaklarındaki karakterlerin ve olayların birbirinden farklı olduğunu, Kur'an versiyonlarının daha çok, sonraki dönem Hristiyan kaynakları ve Midraş gibi Yahudi kaynaklarından alındığını iddia etmektedir.[23] Kuran'daki "İlahi Adalet" ve "Cennet" gibi motifler ise Kuran ile çağdaş Suriye Kiliselerine mensup misyoner din adamlarının öğretileri ile büyük benzerlik göstermektedir. Bu benzerliğin nedeni, bu öğretilerin planlı olarak baz alınmasından ziyade, o dönemlerde oldukça yaygın olan sözlü öğretim geleneği olabilir.[23]



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
~betüş
Co-Admin
Co-Admin
~betüş


Akrep At
Mesaj Sayısı : 559

Rep Gücü : 785
Tecrübe Puanı : 2
Kayıt tarihi : 19/06/09
Doğum tarihi : 04/11/90
Yaş : 34
Nerden : BaLıkeSir
İş/Hobiler : Muhasebeci olacak =)
Lakap : Deli böö XD

4 Büyük Kitap Empty
MesajKonu: Geri: 4 Büyük Kitap   4 Büyük Kitap Icon_minitimeCuma Haz. 26, 2009 9:14 pm

İslamın yayılmaya başladığı dönemlerde vahiyleri ezberleyerek muhafaza etmek normal kabul ediliyordu ve sadece önemli gün ve olaylarda vahiyler not ediliyordu.[23] Günümüzde, ilk İslami dönemlere ait, çeşitli şekillerde yazılı hale getirilmiş Kur'an ayetlerinin varlığı genel olarak kabul görmekle beraber bu materyallerin içeriği bilinememektedir. Günümüzdeki Kur'an'da bazı surelerin başında bulunan, ana metinden ayrı yazılan ve uzundan kısaya doğru dizilen "sessiz harf grupları", farklı yazılı metinlerin birleştirildiği kanısını uyandırmaktadır.[23] Mukattaa denilen bu harflerin ne anlama geldiği konusunda İslam alimleri arasında da fikir birliği yoktur.

Kur'an'ın o dönemde halk dili ile yazılması, doğru okunmasını ve hiçbir detayın kaybolmamasını sağlamaya yeterli değildi. Yazılı Arapça yetersizdi, bazı sessiz harfler kolaylıkla karıştırılabiliyordu ve bazı sözcüklerin ne anlamda kullanıldıklarını yazılı olarak anlamak mümkün değildi.[23] Kur'an'daki sözcüklerin telaffuzunu doğru yapabilmek için ezbere bilmek gerekiyordu. Bu durum farklı Kur'an versiyonlarının ortaya çıkması sonucunu doğurdu.[23]

Sözlü Kur'an versiyonlarının adedi çok olmasına rağmen yazılı Kur'an'ların adedi sadece birkaç taneydi. Bu yönüyle Yeni Ahit ile kıyaslanırsa, Kur'an'ın yazılı versiyonlarının çok daha sağlam temellere oturduğu ve çok daha az çeşitlilik gösterdiği rahatlıkla söylenebilir.[23] Yazılı Arapça zamanla gelişme gösterdi. Birbirine benzer harfleri ayırt edebilmek için imla işaretleri ve doğru telaffuz için uzun sesli harfler oluşturuldu. Bu yeni sistem 9. yy'ın başlarına kadar tartışmalara konu oldu. Kur'an'a eklenen yeni harf ve işaretler renkli olarak yazılmaya başlandı ve asıl metinin bir parçası kabul edilmedi.[23]


Kur'an'da simetrik kilit olduğu iddiaları [değiştir]Dr. Halis Aydemir tarafından yapılan özgün bir araştırmada, Kur'an'ın bir insan tarafından yazıldığına, alıntılardan oluşturulduğuna veya günümüze değin değiştirildiği iddialarına karşı bir kontrol mekanizması düzeni olduğu iddia edilmiştir. Bu iddiaya göre ayet sayıları çeşitli matematiksel analizlerden geçirildiğinde (tek, çift, asal sayı v.s.) belli bir simetrik düzen göstermektedir. [24]


Kur'an'daki kelime tekrarları [değiştir]Kur'an'da bazı kelimerin tekrar ediliş sayıları Müslümanlarca, Kur'an mucizesi olarak kabul edilmektedir. Buna ilişkin bazı örnekler şu şekildedir[25]:

Gün kelimesi 365 defa, günler kelimesi 30 defa, ay kelimesi 12 defa geçmesi,
Deniz kelimesi 32 defa, kara kelimesi 13 defa geçmekte ve bunların her birinin, toplamları olan 45'e oranı, yeryüzündeki kara ve deniz oranlarını göstermektedir.
Bunların yanında dünya-ahiret, melek-şeytan, iman-küfür, yaz-kış gibi bazı karşıt kelimelerin eşit sayıdadır. Buna mukabil affetmek kelimesinin ceza kelimesinin iki katı sayıda olması, zenginlik kelimesinin fakirlik kelimesinin iki katı sayıda olması, yine iyiler kelimesinin kötüler kelimesinin iki katı sayıda olması da Müslümanlarca Kur'an'ın mucizeleri olarak kabul edilmektedir.




Tevrat
Tevrat, Tora veya Pentateuk, (Arapça :تورة tawrah, İbranice : תורה Torah, Yunanca: Pentateuch), Tanah ve Eski Ahit'in ilk beş kitabına verilen isim. Musa'nın Beş Kitabı olarak da bilinir. Orijinal olarak İbranice yazılmıştır. Tanrı tarafından Musa'ya indirildiğine inanılan beş kitaptan oluşur.

İslam öğretisinde Museviliğin kutsal kitabının Tevrat olduğu görüşü egemen olmuştur. Oysa Tevrat, Musevi Kutsal Kitabını (Tanah) oluşturan 39 kutsal metnin sadece ilk beşinden ibarettir.

Kökenbilim [değiştir]Tevrat adı, İbranice Torah sözcüğünün Arapça biçiminin Türkçe'ye uyarlanışıdır. İbranice "öğretme, gösterme, yönlendirme, öğreti, yasa" anlamına gelir.

Tevrat'ı oluşturan kitapların İngilizce ve bazı diğer Batı dillerinde kullanılan adları, Tevrat'ın 2. yüzyılda yapılmış Yunanca çevirisinden gelmiştir. Yunanca ismi olan Pentateuch, penta (beş) ve teukhos (kitap) sözcüklerinin birleşiminden oluşmuştur.

Hıristiyanlık, Tevrat'ı ve Tanah'ın diğer kitaplarını kutsal kabul eder, ancak Tanrı'nın İsa vasıtasıyla yeni bir ahit getirdiğini kabul eder. Bu nedenle Musevi Kutsal Kitabını Eski Ahit olarak adlandırır. Yahudilik İsa'yı ve Yeni Ahit'i kabul etmediği için Tanah'ın Eski Ahit olarak adlandırılmasını uygun bulmaz.


Tevrat'ın bölümleri (Musa'nın Beş Kitabı) [değiştir]Tekvin veya Yaratılış:
Dünyanın ve insanın yaratılışını, Cennetten kovuluşu, Nuh tufanını, İbrani halkının ataları olan İbrahim, İshak, Yakup ve Yusuf'u anlatır.

Çıkış veya Mısır'dan Çıkış:
Yahudi halkının Musa önderliğinde Mısır'dan çıkışını ve yıllarca Sina çölünde yolunu kaybedişini, on emrin indirilişini, temel yasaların kabulünü anlatır.

Levililer:
Harun'un oğullarının kâhin atanmasını ve eski İsrail'in tapınma düzenini anlatır.

Sayılar veya Çölde Sayım:
İsrail halkının Sina Dağı'ndan göçüp Kenan ülkesinin doğu sınırına varıncaya kadar başından geçenleri anlatır. Ayrıca Kenan sınırında Tanrının Musa aracılığıyla verdiği yasaları içerir.

Tesniye veya Yasanın Tekrarı:
Musa'nın ölümünden önce Moav Çölü'nde halkına verdiği öğütleri içerir.


İslam inancında Tevrat [değiştir]İslam dini Tevrat'ı kutsal kabul eder, ancak Tevrat'ın özgün metninin zamanla tahrif edildiğini ileri sürer.

Kur'an'da Tevrat'ın Allah tarafından Musa peygambere indirilmiş bir kitap olduğu belirtilir.

"Sonra iyilik edenlere nimetimizi tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayete erdirmek ve rahmet etmek maksadıyla Musa'ya da Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik. Umulur ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına iman ederler." (En'** Suresi, 154. ayet)

"Ondan önce de bir rahmet ve rehber olarak Musa'nın kitabı vardır. Bu (Kur'an) da, zulmedenleri uyarmak ve iyilik yapanlara müjde olmak .üzere Arap lisanıyla indirilmiş, doğrulayıcı bir kitaptır." (Ahkaf Suresi, 12. ayet).





Zebur
Zebur, (İbranice: Mizmor מזמור, Çoğulu: Mizmorim מזמורים, Yunanca: Psalmoi [harp eşliğinde söylenen şarkı]) Tanah'ın Ketuvim kısmında bulunan Teilim (תהלים) bölümüne Türkçe'de verilen isim. Hristiyanlık'ta Davut'un Mezmurları veya sadece Mezmurlar olarak anılır ve Eski Ahit'te bulunur.


Yahudilik'te Yahudilik'te Teilim olarak anılan Zebur, Tanah'ın bölümlerinden biridir. Çoğu David HaMeleh (Davut) ve Şlomo HaMeleh (Süleyman) tarafından yaklaşık M.Ö. 560 yıllarında yazılmış ilahi formunda 150 şiirdir. Zebur'a sonradan eklenmiş 151. kısım Yahudilerce kabul edilmez.

Yahudiler tarafından dinsel törenlerde okunur. Ayrıca her dindar Musevi her gün bir bölümü okunmak suretiyle bir haftada tamamlanacak şekilde bu kitabı bitirir.

==Hristiyanlık'ta

Davud'un Mezmurları olarak anılan Zebur, Hristiyanlarca da kutsal kabul edilir ve Tanah'taki şekliyle Kitab-ı Mukaddes'in Eski Ahit kısmında bulunur. Zebur'a eklenmiş olan 151. Bölüm Hristiyanlarca apokrif (kitaba eklenmemiş, doğruluğu şüpheli) olarak kabul edilir.


İslam'da İslamiyet'e göre Davut peygamberdir ve Zebur ona indirilmiş kutsal kitaptır. İslamiyet'te Tevrat ve İncil gibi Zebur'un da tahrif edildiğine inanılır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
~betüş
Co-Admin
Co-Admin
~betüş


Akrep At
Mesaj Sayısı : 559

Rep Gücü : 785
Tecrübe Puanı : 2
Kayıt tarihi : 19/06/09
Doğum tarihi : 04/11/90
Yaş : 34
Nerden : BaLıkeSir
İş/Hobiler : Muhasebeci olacak =)
Lakap : Deli böö XD

4 Büyük Kitap Empty
MesajKonu: Geri: 4 Büyük Kitap   4 Büyük Kitap Icon_minitimeCuma Haz. 26, 2009 9:14 pm


İncil
İncil ya da Ahd-i Cedit, Hristiyanlığın kutsal kitabı olan Kitab-ı Mukaddes'in, Yeni Ahit kısmının ilk dört bölümünün her birine verilen ad. Matta, Markos, Luka ve Yuhanna tarafından kaleme alınmış olan dört İncil yazarlarının adıyla anılır. İncillerde, Hıristiyanlığa göre İsa'nın hayatı ve öğretileri anlatılır.
Kökenbilim [değiştir]Türkçeye Arapçadan geçen kelimenin aslı Yunanca "Ευαγγελιον" (Evangelion) şeklindedir ve 'iyi haber, müjde' anlamına gelir.

İncil kelimesi gerçekte Yeni Antlaşma'nın ilk dört kitabını (bölümünü) karşıladığı halde, bazen Yeni Antlaşma'nın tamamı için de kullanıldığı olur. Bazen ise, hatalı olarak, Kitab-ı Mukaddes'in tümü yerine kullanılır. Yeni Ahit'in ilk dört kısmını oluşturan kanonik İncil'ler: Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncilleridir.


Tarihçe [değiştir]Hıristiyanlar, çok sayıda incil arasından sadece dört tanesinin ilahi vahiy sonucu yazıldığına inanır ve Yeni Ahit'in bir parçası olarak kabul eder. Bunlar Matta, Markos, Luka ve Yuhanna'dır. Bunlara Kanonik İnciller de denir. Bunlar dışındaki çok sayıda İncile ise apokrif denir.


İsa'nın hayatı [değiştir]Ana madde: İsa
İncil'ler Celile'li bir marangoz, öğretmen ve şifa dağıtıcı olan İsa'nın hayatını özetle anlatırlar. İsa bir Yahudi olarak Roma İmparatorluğu'nda dünyaya geldi (M.Ö. 8-M.Ö. 2). Hıristiyan ve İslami kaynaklara göre bir mucize eseri olarak Bakire Meryem'den babasız dünyaya geldi.

Yahudilerin yüzyıllardır beklediği Mesih olduğunu ileri süren İsa, dini öğretilerini yaydı ve geniş bir kitleyi peşinden sürükledi. Bazı Yahudi din adamlarının teşviki ve Roma'nın Yahudiye eyaletinin valisi Pontius Pilatus'un emri ile Kudüs'te çarmıha gerildi (M.S. 29-M.S.36). İslamiyet'e göre çarmıha gerilen kişi İsa değildir ve tanrı tarafından İsa gibi gösterilmiştir [1]. Bununla birlikte az sayıda tarihçi ve araştırmacı İncil'ler ve Kur'an'da bahsi geçen ve tarihi dökümanlarda ismine rastlanılmayan İsa'nın mitolojik bir karakter olabileceğini düşünmektedir.


İncil'lerin yazım süreci [değiştir]Hıristiyan kaynaklarına göre, İsa'nın çarmıhta öldüğü ve üç gün sonra dirildiği inancı havarileri ve diğer öğrencileri arasında büyük etki yarattı. Havariler İsa'nın göğe alınışından sonra bir süre Filistin'de kaldılar. Ancak hem Yahudi muhafazakarlar hem de Romalılar'dan gördükleri baskılar nedeniyle dünyanın değişik yerlerine göç etmek zorunda kaldılar. Bunun sonuçlarından biri de Hıristiyanlığın yayılması oldu. Havarilerden Petrus Roma'da, Bartalmay Ermenistan'da, Yehuda (Taday) ve Yurtsever Simun Pers topraklarında öldürülmüşlerdir [2]

Hıristiyan kaynaklarının aktardığına göre, İsa'nın havarileri ve onların yakın çevresinde yer alan kişiler İsa'nın öğretilerini anlatmayı sürdürdüler. Öğrencilerin önderi konumundaki Petrus Roma'da yaşamaktaydı. Onun yakın çalışma arkadaşı Markos büyük olasılıkla Petrus'un anlattıklarını bir araya getirerek İsa'nın yaşamını anlatan en eski İncil kitapçığını yazmıştır (M.S. 50-60 yılları). Diğer İncil yazarları İsa'nın öğrencisi Matta Levi ve Pavlus'un yakın çalışma arkadaşı doktor Luka, Markos'un yazdığı metni geliştirerek değişik alıcılara göndermek üzere İsa'nın yaşam öyküsünden kesitleri yazmışlardır. Her iki kitapçığın da 70 yılları dolayında yazıldığı düşünülmektedir. Yine İsa'nın öğrencisi olan Yuhanna ise İncil'ini 85 yılından sonra kaleme almıştır. İncil'lerin yazım tarihleri ile hangi dilde yazıldığına dair güvenilir bir bilgi yoktur.

Yeni Antlaşma 27 kitapçıktan oluşmaktadır. İsa'nın yaşamını anlatan ilk dört kitapçığa İncil denilmektedir. Sonraki kitapçıkların büyük bir bölümü ise İsa'nın öğrencilerinin (elçilerinin) kiliselere yazdığı mektupları içerir.


Dört kanonik İncilin belirlenmesi [değiştir]İsa'dan sonraki ilk iki yüzyılda çok sayıda İncil ortaya çıkmıştır. Başlangıçta bunların hangilerinin "kutsal" ve "kanonik" kabul edilmesi gerektiği konusunda bir görüş birliği yoktu. Dört İncil olması gerektiğini savunan ilk belge M.S. 180 yılında Piskopos Irenaeus tarafından yazılmıştır. Dört İncil konusunda Hıristiyanların bir görüş birliğine varması bu tarihten de daha ileride gerçekleşmiştir. M.S. 397'deki Üçüncü Kartaca Konsili, günümüzdeki haliyle Yeni Ahit'in onaylandığı ilk büyük Hıristiyan kuruludur.


Sinoptik İnciller [değiştir]Kitabı Mukaddes'teki İncillerin üçü; Matta, Markos ve Luka'nınkiler, gerek verdikleri bilgi gerekse üslup açısından birbirini andırır. Bunlara sinoptikler denir. Yuhanna'nın incili, diğerlerinden farklıdır. Sinoptik İncillerin ortak bir kaynaktan (Q metni) kaynaklandığı öne sürülmüştür.


Kanonik İnciller [değiştir]
Matta İncili [değiştir]Ana madde: Matta İncili
Matta İncili, İsa'nın oniki havarisinden biri olan, Roma vergi memuru Celile'li Matta tarafından yazıldığı kabul edilen incildir. Yeni Ahit'in ilk bölümünü meydana getirir. Kelime anlamı olarak Matta, İbranice "efendimizin (tanrımızın) hediyesi" anlamına gelmektedir. M.S. 52 - 68 yılları arasında, Kudüs düşmeden önce yazıldığı tahmin edilmektedir.

Matta İncili, İsa'nın soyağacı ile başlar, hayatını ve dinî faaliyetlerini özetler. Havarilerin seçimini ve İsa'ya katılışlarını anlatır. Muhtemelen ilk olarak İbranice yazılmıştır. Markos İncili temel alınmıştır. Diğer üç kanonik incilden çok daha fazla Eski Ahit referansı içermektedir. İsa'nın da mensubu olduğu Yahudi toplumunu hedeflediği düşünülmektedir. Yahudileri, Nasıra'lı İsa'nın yüzyıllardır bekledikleri Mesih (kurtarıcı) olduğuna inandırmayı amaçlar. İsa'nın kral olduğu belirtilir. Yahudilerin fizikî ve materyalist bir kurtarıcı ve krallık beklemelerinden ötürü Matta İncili'nde İsa'nın manevî krallığı vurgulanır.


Markos İncili [değiştir]Ana madde: Markos İncili
Markos İncili, Yeni Ahit'in ilk dört bölümünü oluşturan kanonik incillerden ikincisidir. "Evanjelist Markos" olarak da bilinen Yuhanna Markos tarafından yazılmıştır. Markos, Barnabas'ın kuzeni ve İsa'nın havarisi Petrus'un (Simun) yakın arkadaşıdır. Markos'un incili Petrus'a dayanarak yazdığı kabul edilir. M.S. 60'lı yılların sonlarında veya 70'li yılların başlarında yazılmıştır. Matta ve Luka İncillerine kaynak teşkil ettiği ve incillerin en eskisi olduğuna inanılır. Vaftizci Yahya'dan İsa'nın göğe yükselişine kadar olan kısmı anlatır. Kısa versiyonunda İsa'nın boş mezarına kadar olan kısmı anlatır.

Kelime olarak "nazik ve parlayan" anlamlarına gelen Markos İncili'nin Roma'da yazıldığına inanılır. Diğer kanonik incillere kıyasla çok fazla Latince kelime içerir. İsa'nın gösterdiği mucizeler en fazla bu incilde örneklenir. Yahudi geleneklerinden, yaşadıkları yerlerden, sikkelerinden ve Aramice deyimlerden bahsedilir. Bu yönleriyle Markos İncili'nin Romalılara hitaben yazıldığı düşünülebilir. İsa'nın "Tanrı'nın Oğlu" ve "Seçilmiş Kişi" olduğu vurgulanır.


Luka İncili [değiştir]Ana madde: Luka İncili
Luka İncili, Vaftizci Yahya'nın doğumundan İsa'nın göğe yükselişine kadar olan yaklaşık 35 yılı kapsar. M.S. 60'lı yıllarda yazıldığı tahmin edilmektedir. Markos İncili'ni baz aldığı kabul edilir. Karakteristikleri, dönemin Yunanlılarına hitap ettiğini düşündürür. İncilin yazıldığı dönemlerde Romalılar askerlikte ustalaşmış iken, Yunanlılar bilgelikleriyle meşhurdurlar. Bu nedenle Luka İncili İsa'yı kusursuz bir insan ve tanrının bilgeliğinin insan şekline bürünüşü olarak resmeder. İsa'nın ibret verici kısa hikayelerine geniş yer verir. İsa'nın Kutsal Ruh ile olan bağlantısını anlatır. Kutsal Ruh'un doğmuş şekli olduğunu, Kutsal Ruh'un gücü sayesinde kilisesini kurduğunu ve Kutsal Ruh'tan akan sözlerini, vaatlerini anlatır.


Yuhanna İncili [değiştir]Ana madde: Yuhanna İncili
Yuhanna İncili, Yeni Ahit'in ilk dört bölümünü meydan getiren kanonik incillerden sonuncusudur. Kelime anlamı olarak "sevgili" veya "sevilen" demektir. Balıkçılık yaparak geçinen, "Evancelist Yuhanna" olarak da bilinen, havari Yuhanna tarafından yazılmıştır. M.S. 90'lı yıllarda yazıldığı tahmin edilmektedir. Vaftizci Yahya'nın (Yahya Peygamber) dini faaliyetlerinden, İsa'nın göğe yükselişine kadar olan zaman aralığını kapsar.

Yuhanna İncili, İsa'nın kilisesinin oluşumunu anlatır. Cennetteki krallığından insanlığa yol göstermeye devam edeceği vurgulanır. Bu anlamda, diğer inciller gibi belirli bir kesimi değil, tüm insanlığı hedeflediği düşünülebilir. "Dünya" kelimesi birçok yerde tekrarlanır. Diğer incillerde vurgulanan İsa'nın insanî veya dünyevî faaliyetlerinden ziyade doktrinlerine geniş yer ayırır.


İncillerin mesajı [değiştir]İncil'in mesajı İsa'nın kimliği ve eylemleridir. Hıristiyanlar için insanlığın temel sorunu günahtır. Günahkar insan kutsal tanrı ile ilişki kuramaz. Günah insana ölüm getirir ve herkes bu ölümü hak etmektedir. Dünyada yaşamış tek günahsız kişi olan İsa ise insanların günahlarını bağışlatan bir kurban olarak çarmıhta ölmüştür. Tanrı bu kurbanı kabul ederek, İsa'yı ölümden diriltmiştir. Eğer bir insan İsa'nın ölümü ve dirilişine ve bu gerçeklerin onun yaşamındaki etkilerine iman ederse (güvenirse) günahlarından ve sonuçlarından kurtulacaktır. İsa'nın ölümü günahları bağışlatan bir kurban (kefaret kurbanı) işlevi görmüştür. Bu nedenle Hıristiyanlar kurban kesmezler. Dört kanonik incilde sık sık İsa'nın Mesih olduğu belirtilir.


İslamiyet açısından İncil [değiştir]İslamiyet'te İncil'in Tanrının kelamı olduğu ve İsa'ya Cebrail aracılığıyla geldiği kabul edilir. Hıristiyanlığın kutsal kitabının bir kısmını oluşturan İncil'lerin, İsa'nın ölümünden sonra, iddia edildiğine göre havariler veya onların arkadaşları tarafından yazılmış olması müslümanların nazarında İncil'lerin doğruluğuna gölge düşürür. Müslümanlara göre İncil, doğrudan Tanrı sözü olarak İsa'ya vahyedilmiş, ancak kısa süre içinde tahrif edilmiş, ortaya sahte kitaplar çıkmıştır. Müslümanlar, bugünkü İncil kopyalarının İslam'a göre gerçek İncil'den bilgiler, hatta kısımlar içerebileceğine inanır, bu nedenle İncil'e (ve Kitabı Mukaddes'in diğer bölümlerine) saygı gösterirler.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
4 Büyük Kitap
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Atatürk´ Hakkında İtalyanca İlk Kitap Tanıtıldı
» Pasaport ve EhLiyete Büyük Zam!
» Anne babaların en büyük yanlışları
» Küçük mucitlerin büyük icatları
» 1990 - 2008 Arası Gelen Oyuncular (Nerden? Ne Kadara Geldi? Büyük Araştırma)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| ...Forum PayLasım... | :: Genel Kültür :: Dinimiz İslam-
Buraya geçin: