_CaNSu_ S.Moderatör
Mesaj Sayısı : 1162
Rep Gücü : 2063 Tecrübe Puanı : 3 Kayıt tarihi : 19/06/09 Doğum tarihi : 06/08/90 Yaş : 34 Nerden : özgür olduğum heryerden =) İş/Hobiler : öğrenci,gezmek Lakap : janjan
| Konu: Karar Kuramlari C.tesi Haz. 20, 2009 1:03 pm | |
| KARAR KURAMLARI Çevresine esnek bir uyum yapabilen insan ihtiyaçlarını karşılama çabalarını sürdürürken karar verme davranışı göstermektedir. Karar verme bir ihtiyacı gidereceği düşünülen bir objeye götürecek birden fazla yol olduğu zaman ya da ihtiyacı gidermek uygun bir hedef olup olmadığı kesin değil iken yaşanan sıkıntıyı giderici bir yöneliş olarak tanımlanabilir. İnsan çevresine otomatik olarak içgüdüsel tepkilere uyum sağlayan bir varlık olmadığındanyaşamının her aşamasında karar verme yaşantısı geçirmektedir. Karar vermeyi gerektiren sorun önemsiz karardan dönme olanağı fazla olduğu zaman yöneldiğinde karar vermiş olduğunun farkında olmayabilir. Bir günlük yaşamımızda yaptığımız bir çok faaliyeti tercihlerimizle belirlediğimizin farkına varmayabiliriz(Kuzgun 2000: 150). Arroyba (1977) karar verme tarzını bir karar verme durumunda yaklaşma bir tepki ve eylem yolu olarak tanımlamaktadır; yani bunlar bir kararın verilmesinde söz konusu olan tüm davranışlardır. Bu karar veren kişiyi tanımlamaktan çok spesifik bir kararın verilmesi için kullanılabilecek bir tanımdır(Jones 1982: 177). Meslek gelişimi yaşamda ergenlik döneminin önemli bir boyutunu oluşturur. Çalışma dünyası içindeki başarı ve doyum için büyük bir önem taşıyan meslek araştırması karar verme ve hazırlık yıllarını kapsar. Meslek seçimi daha çok çocukluğun sonlarından yetişkinliğin başlarına kadar uzanan en azından on yıllık bir olgunlaşma sürecidir. Mesleki olgunluk yapısı bir meslek seçimiyle sonlanan birbirine bağlı karar dizilerini kavramsallaştırmada merkezi bir kurgu durumuna gelmiştir (Adams 1995: 389). Ergenliğin başlarında buluğdaki hızlı büyümenin getirdiği uyum güçlükleri gençlerde ortamdan uzaklaşma ve çevreyi değiştirme arzuları doğurmakta macera hevesi başka yerlerde olma arzusu gibi istekler ergenlerin meslek seçiminde sağlıklı kararlar vermesini engellemektedir(Kulaksızoğlu 2001: 171). Kuzgun (2000: 150) okul veya meslek seçerken sağlıklı kararlar verme sürecinde tasarrufların yatırılacağı uygun yatırım alanlarının seçimi gibi insanın yaşamını önemli ölçüde etkileyecek kararların verilmesi etraflı düşünmeyi gerektiren durumların ve atılan adımların girişilen eylemlerin geri dönülemez olduğu zaman sonuçları önceden tasarlama ve hedefe ulaştırma gücü en fazla olana yönelmenin önemli olduğunu belirtmektedir. Tiedeman mesleki gelişme çerçevesinde karar verme sürecini iki döneme ayırarak açıklamaya çalışmaktadır. 1. Umu dönemi - Keşfetme - Kristalleştirme - Seçim - Belirginleştirme 2. Tamamlama veya uyma dönemi - Başlangıç (tepki açık olur) - Geçiş (tepki girişken olur) - Kurma Oluşan ben kavramı potansiyel olarak da her biri yukarıda belirtilen yedi aşamayı kapsayan ve her biri aynı zamanda geçmiş ve gelecekteki kararlar bağlamında ele alınma kapasitesine sahip olan bir dizi mesleki kararla ifade edilmektedir. Bunlara ek olarak davranışçı yazarlar özellikle karar verme süreci üzerinde odaklaşmaktadırlar. 1970 li yılların başlarında Gelatt ve arkadaşları (1972); - İmpulsif - Kaderci - Uygucu - Erteleyici - Acı verici - Planlı - Sezgili/içsel uyumlu - Felç olmak üzere sekiz tarz belirlemişlerdir. Gelatt ve arkadaşlarının çalışmasından yola çıkan Arroyba (1977) cluster analizini kullanarak üç gruba ayrılan altı tarz belirlemiştir: - Uygucu - Düşüncesi duygusu sezisi olmayan - Mantıklı ve aceleci olmayan Uygucu tarzının dayandığı temel boyut pasiflik-aktifliktir; örneğin “uygucu” tarzı üst düzeyde pasiflik özelliğini gösterirken “mantıklı” ve “aceleci olmayan” tarzındakiler kişisel olarak etkin ve geniş bir şekilde düşünmekte ve çaba göstermektedirler(Jones 1982: 177). Gelatt’ın Karar Modeli Diğer kuramlar meslek seçimini akılcı değil duygusal etmenlere dayalı bir seçim olarak görürken karar kuramı bireyin psiko dinamiğini ortaya çıkaran ve benlik tasarımına bağlı olan meslek seçimine bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Meslek seçiminde akılcı karar vermenin belli stratejileri vardır. Karar verme duygusal değil bilişsel bir süreçtir ve bu nedenle öğrenilir. Önemli olan bireye karar verme becerilerinin öğretilmesidir. Kişi bilgilerle donanırsa rasyonel karar vermesi kolaylaşır. Meslek danışması normal bireylere yöneliktir normalin dışındakilerle uğraşmak zaman kaybıdır. Karar vermede bilişsel teknikler kullanılmalıdır. Rogerion teknikler ile karar verme sürecinin altındaki bilişsel yönleri ortaya çıkarılmalıdır(adana.meb.gov.tr). Gelatt (1962) bir karar verme sorunu karşısında kalan bireyin öncelikle yordama ve değer sistemlerle karar verme sürecini aşağıdaki şekilde modelleştirmektedir. Yordayıcı Sistem: seçenekler eylemlerin getireceği sonuçlar (mümkün olan). Bu sonuçlara erişme olasılığı (muhtemel olan). Değer Sistemi: mümkün olan sonuçların göreceli tercihi Karar Sistemi: önceliklerin değerlendirilmesi Bir kimse ne kadar iyi doğru ve ayrıntılı bilgiye sahip olursa farklı eylemleri uygulamaya koyduğunda alacağı risk hakkında o derece açık bir fikre sahip olur: hiçbir kararda riskten kurtulmaya imkan yoktur gerek de yoktur. Önemli olan kişinin alacağı riski bilmesidir. Gelatt bireylerin kararlarını gerçeklere hatta durağan olmayan ilerleme veya gelişme gösteren gerçeklere dayandırdıklarını belirtmiştir(Roudebush: 4) Seçeneklerin kişi açısından istenirlik derecesi kararın yönünü belirleyen en önemli faktördür. Steer ve Porter (1975) bir seçeneğin kişi tarafından istenirlik derecesinin tercihte önemli rolü olduğu görüşündedirler. Yazarlara göre bir şeyi yapmak için hissedilen ihtiyacın şiddeti beklentilerin bir fonksiyonudur. Bireyler geleceğe ilişkin sonuçlarla bunlara bağlandıkları değerler oranında ilgilenmektedirler. Vromm (1964) seçme işlerini seçenekler arasında istenilir yönler en fazla ve istenmeyen yönleri en az ve erişme olasılığı en yüksek olana yönelme olarak tanımlamaktadır. Bu tanıma göre her karar kişinin istekleri ile seçeneklerinin sağladığı doyum olanakları ve kişinin sahip olduğu yeteneklerle yine seçeneklerin gerektirdikleri yetenekler arasında bir uzlaşmadır. Bu uzlaşma sonucunda ulaşılan karar bireyin ne istediği ve neler yapabileceği ile seçeneklerin her birinin isteklerini ne ölçüde karşılayacağı yönünden kişisel değerlendirmelerinin bir ifadesi sayılabilir. Vromm karar davranışında beklenti (expectation) nin önemine işaret etmektedir. Vromm’a göre bireyin bir seçeneğe yönelişi onun tercih ettiği sonuca erişebileceği yolundaki inancının derecesini ifade eder. Beklenti kuramı olasılık kavramı ile birlikte düşünülmelidir. Bir karar durumunda izlenecek yollar erişilmek istenen hedeflerle bunlara erişme olasılığı ilişkisine göre yönelim değeri alırlar. Yani insanlar seçenekler arasında en yüksek olumlu ve en düşük olumsuz değere sahip ve gerçekleşme olasılığı en güçlü olan seçeneğe yönelirler. Beklenti/yöneliş yaklaşımından esinlenen Raynor ve Entin (1982) geçmişteki başarının gelecekteki girişimlerin ön koşulu olduğu bir şeyi şimdi iyi bir biçimde yapmanın kişiye gelecekte benzer şeyleri aynı derecede iyi yapmak için girişimde bulunma cesareti vereceği ortaya atmışlardır. Buna yazarlar koşula bağlı olası yol (contingent) adını vermektedir. Raynor ve Entin bu kavramları öz imaj öz kimlik öz değer ve ilgi kavramları ile bütünleştirmişlerdir. Örneğin hemen elde edilen başarıya bağlı olarak gelecekteki bir hedefe erişme girişimi kendine saygı duygusundan kaynaklandığı gibi yeni bir hedefe ulaşma kendine saygıyı daha güçlendirecektir. Wheeler ve Mahoney (1981) beklenti modelini meslek tercihi ve meslek seçimi kavramlarına uygulayarak tercih ile seçim kavramları arasında ayırım yapmaktadır. Tercih bireyin hoşlandığı seçim ise gelecekte girmeye karar verdiği seçenektir. Bir meslekten hoşlanma yani tercih yönelimin fonksiyonu seçim ise o mesleğe girme olasılığının mesleğin kişiye maliyetinin bir fonksiyonudur. Meslek tercihinde çekicilik söz konusudur. Seçim ise çekicilik yanında hedefe erişme olasılığı ve bunun kişiye bedelinin bir bileşkesidir. Lawyer de belli bir biçimde davranma eğiliminin davranışın belli bir biçimde sonuçlanacağı beklentisine ve bu sonucun kişiye ifade ettiği değere bağlı olduğu görüşündedir. Bunun sonucu olarak iki tür beklenti arasında ayırım yapmaktadır. Gayret-İcra (işi yapma) İcra-Sonuç Gayret-icra beklentisi kişinin niyet ettiği işi belli bir zamanda ve belli bir düzeyde başarabilme konusundaki tahminini ifade eder. İcra sonuç beklentisi ise iş başarıldığı takdirde beklenen sonucun elde edilip edilmeyeceği konusundaki tahminini ifade etmektedir. Sonuç olarak güdülenme hem bir kimsenin yapılmasını gerekli gördüğünü yapmasının hem de eğer bunu yapabilire beklenen sonucun gerçekleşme olasılığının bir fonksiyonu olduğu söylenebilir. İnsanlar gayret icra algısını deneyimleri ve başkalarından gelen geri bildirimle edinirler(Kuzgun 2000: 152-154). Hilton’un Modeli Hilton (1962) mevcut karar kuramlarının meslek kararını açıklamakta yetersiz olduğunu çünkü kararın ne zaman verildiği ne zaman sona erdirildiği uygun seçenek bulunmadığı zaman bireyin ne yaptığı gibi sorulara cevap vermediği görüşündedir. Hilton’a göre meslek kararı vermede güdüleyici faktör bilişsel tutarsızlığı azaltmaya yöneliktir. Bilişsel tutarlılığa erişme bilişsel yapının yeniden dengeye kavuşmasıdır. Hilton tutarsızlığı azaltma çabalarını karar verme davranışını kolaylaştıran bir süreç olarak görmektedir. Bir karar verme davranışının başlayabilmesi için çevreden gelen bazı girdilerin bulunması gereklidir. Bilişsel tutarsızlığı arttıran faktörler şunlardır: - Kararın verileceği zamana yakın olma - Olumsuz bir çevrede olma - Kariyer değişikliği olasılığının yüksek oluşu durumda değişiklik yapma olanağının bulunmaması - Algılanan meslek seçeneklerinin fazla olması - Yetenek yetersizliği sınırlılıkların algılanışı - Çok sayıda seçenek ile ilgili bilgi - Seçeneklerin heterojen oluşu - Seçeneklerle ilgili bilgilerin çok fazla oluşu - Seçeneklerle ilgili bilgilerin çok belirgin olmaması - Planın geri dönüşünün olmaması - Herhangi bir kariyere yapılan yatırımın asla kaybedilmemesi gereği - Uzun süreli plan yapmış olma zorunluluğu - Kararı değiştirmede kişinin yetersiz olması - Karar vermeyi erteleme yolundaki sosyal baskı. Tutarsızlığı azaltan stratejiler ise şunlardır: - Kararın ertelenmesi - Mesleki rolün halen geçerli olan özellikleri göz önüne alınarak kısa süreli bir kariyer benimseme Mesleki kararlar araştırılırken karar vericinin çevresinin karar verme süreci boyunca sabit olduğu varsayılmaktadır. Ama bazı kararların uzun süreli etkilerini incelerken bireyin çevresiyle sabit etkileşimde bulunmadığı dikkate alınmalıdır. Bireyin davranışları çevreyi ve bunun sonucu olarak çevresel girdileri değiştirecektir. Buna ek olarak çevrede bireyin davranışlarından bağımsız olarak ortay çıkan bazı değişiklikler de olmaktadır. Doğru ve sağlıklı karar verebilmek sağlıklı bir kişilik gelişiminin göstergesidir. Karar verme bir dizi işlevi; bilgiyi araştırma ve değerlendirme faaliyetlerini yargılamayı öğrenmeyi ve belleği kapsamaktadır(Kuzgun 2000: 154-156). | |
|